87 yaşındaki Abdulaziz Usta, yıllardır sürdürdüğü eski zanaatları ile yalnızca el emeğini yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda genç nesillere de ilham veriyor. Günümüzde teknolojinin ve seri üretimin hâkim olduğu bir dünyada, Abdulaziz Usta’nın hayata geçirdiği el işçiliği, pek çok insan için kaybolmaya yüz tutmuş bir sanatın ve kültürün temsilcisi durumunda. Elindeki aletleriyle tanıdık bir melodi eşliğinde çalışırken, her bir eserinin ardında hayat hikâyesi ve emek var.
Abdulaziz Usta, küçük yaşlarda başladığı zanaat hayatına, yüzlerce yıl öncesinin tekniklerini ve bilgilerini aktararak devam ediyor. Çocukluğunda tekniği öğrenmiş ve zamanla geliştirmiş olduğu bu yetenek, onu bugüne kadar nasıl tutunmasını sağladı. Zanaatının en klasik örneklerini yaşatmak için her gün atölyesine giden Usta, ziyaretçilerine zamanın ne denli değerli olduğunu hatırlatıyor. Özgün ve el yapımı ürünlerini yarattığı bu yer, hem tarih ve kültür meraklıları hem de el sanatlarına ilgi duyan gençler için önemli bir durak haline gelmiş durumda.
Abdulaziz Usta, zamanla hem yaşanmışlığı hem de deneyimi ile pek çok kişiye ilham vermeyi başardı. Genç zanaatkârlar için bir öğretmen, geleneklerin koruyucusu ve el emeğinin önemli temsilcisi. Müşterileri ile kurduğu sıcak ilişkiler, yalnızca bir alışveriş değil; aynı zamanda bir dostluk bağı oluşturuyor. Usta, günümüzde gençlere el emeğini anlamaları ve değer vermeleri için birçok atölye düzenleyerek, bu değerlerin yaşatılmasına katkıda bulunuyor. Onun için zanaat sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi.
Abdulaziz Usta'nın çalışmaları sadece fiziksel ürünlerle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda duygusal bir bağ oluşturuyor. Her bir parçasında onun özünü ve yaşamını hissedebiliyorsunuz. Yıllar geçtikçe unutulan, modernleşen hayatın gerisinde kalan bu el emeği, uzmanlığın ve bilgi birikiminin ruhu olarak yaşatılıyor. Usta, bu kültürel değerleri gelecek nesillere aktararak, onları da bu kıymetli geleneğin bir parçası haline getirmek için çaba gösteriyor.
Onun hikayesi, toplumumuz ve kültürel mirasımız için büyük bir öneme sahip. Yaşına rağmen, mesleğine olan aşkı ve inancı ile dolup taşan Usta, sadece el emeğini yaşatmakla kalmıyor, geleneksel zanaatların geleceğini de umut dolu bir şekilde aydınlatıyor. Yolculuğu boyunca karşılaştığı zorluklar, geleneksel sanatların korunması ve yaşatılması adına direnç göstermesine sebep oldu. İşine duyduğu tutku, bu zengin mirası geleceğe taşımak için gereken cesareti ve azmi ona kazandırıyor.
Bir çok kişi, onun eserleriyle tanıştıktan sonra el emeğinin değerini anlıyor. Bu bağlamda, sanat ve zanaat meraklıları, Abdulaziz Usta'dan ilham alarak kendi şanslarını yaratmaya çalışıyorlar. Zanaat dünyasının genç temsilcileri, bilgelik dolu bu yaşlı ustadan öğrenecek çok şey olduğunu biliyorlar. El emeği, sadece geçmişi değil; aynı zamanda geleceği de şekillendiren bir araç olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak, Abdulaziz Usta sadece bir zanaatkar değil; aynı zamanda bir kültür elçisi olarak da tanımlanabilir. 87 yaşında hala mesleğini icra etmesi ve genç nesillere bu alanda ışık tutması, unutulmaz bir örnek teşkil ediyor. El emeğini, geçmişin güzelliklerini günümüze taşımak için bu tutkulu çalışmasına hayran kalmamak elde değil. Abdulaziz Usta gibi kişiler, unutulmaya yüz tutmuş zanaatların yaşatılması adına büyük bir öneme sahip. Onun hikayesi, aslında hepimizin hikayesidir; yeteneklerimizi geliştirmek ve kültürel mirasımızı korumak yolundaki azim ve kararlılığımızı simgeliyor.