Uzun yaşam, pek çok insanın hayalidir. Herkes sağlıklı ve uzun bir ömür sürmek istiyor; ancak bunun nasıl gerçekleştirileceği konusunda net ve kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Peki, 100 yaşına giren iki kadın, yaşamlarının uzun olması için neler yapmış? Diyet ve egzersiz gibi klasik yaklaşımlar dışında, bu nadir yaşa ulaşan kadınların önerileri sizleri şaşırtabilir. Bu yazımızda, bu iki kadının hayatlarından ve yaşama dair bilgi dolu ipuçlarından bahsedeceğiz.
Atina'da yaşayan Helena ve İstanbul'da yaşayan Zeynep, her biri kendi coğrafyasında eşsiz bir yaşam hikayesine sahip. Her ikisi de 100 yaşında olmalarına rağmen, hayata olan bakış açıları, yaşam tarzları ve alışkanlıkları ile dikkat çekiyor. Helena, genç yaşında geçirdiği bir kaza sonrasında uzun süre rehabilitasyon gördü. Ancak bu süreç, onun hayata karşı olan tutkusunu hiçbir şekilde azaltmadı. Kendisine sorduğumuzda, “Hayatta kalmak bir tercih değil, bir tutku olmalı” diyor. Zeynep ise bir mahalle muhtarı olarak, her zaman toplumsal bağların önemine vurgu yapıyor. “İnsanların birbirine destek olması, yaşamak için en büyük motivasyon kaynağıdır” diye ekliyor.
Bilim insanları, genellikle uzun yaşamı sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz ile ilişkilendiriyorlar. Ancak Helena ve Zeynep’in hikayeleri bu klişeleri altüst ediyor. Her iki kadın da yaşamlarını dolu dolu geçirmenin yanı sıra, sosyal ilişkilerine de özel bir önem veriyor. Sosyal bağların güçlülüğü, yalnızca duygusal destek sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda fiziksel sağlığı da olumlu etkiliyor. Helena, “Her gün komşularım ile konuşmak, bana gençlik aşılıyor" diyor. Zeynep ise, “Mahallemizde düzenlenen etkinlikler, hayatımın en önemli parçalarından biri. Hayatın bir parçası olarak bu tür sosyal etkinlikleri yaşamak, beni her zaman daha canlı tutuyor.”
Uzun yaşamın sırlarını ararken, sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturmanın ve duygusal bağlar kurmanın ötesinde, bu kadınların kendilerine duydukları sevgiyi vurgulamak gerekiyor. Kendine değer vermek ve özsaygı geliştirmek, ruhsal ve fiziksel sağlığın önemli bir parçası. Zeynep, bu konuda şunları söylüyor: “Özellikle yaş ilerledikçe, kendinize olan sevginiz oldukça önemli. Yaşınız ne olursa olsun, bir yaşamanın tadını çıkarın.”
Ayrıca, bu iki kadının hiç de abartılı bir yaşam stili yaşamadıkları da dikkat çekiyor. Küçük şeylere önem vermek, günlük hayatlarında büyük mutluluk kaynağı. Kahvaltı sırasında komşularıyla sohbet etmek ya da bahçesinde çiçeklerini sulamak gibi basit aktiviteler, onlara hayat enerjisi veriyor. “Kendini iyi hissettiren şeyleri yapmak, uzun yaşamanın anahtarı” diyor Helena.
Helena ve Zeynep’in yaşam felsefelerinden yola çıkarak, uzun yaşam için birkaç ipucu derledik:
Sonuç olarak, uzun yaşamın sırlarını ele almamız gerekirse, sosyal ilişkilerin ve genel duygusal tatminin yeri bir hayli yüksektir. Helena ve Zeynep, hayatlarının uzun olmasının sadece beslenme ve egzersizle değil, aynı zamanda sevgi dolu ilişkiler ve olumlu bir yaşam felsefesi ile mümkün olduğunu gösteriyor. Şimdi onların önerilerini hayatınıza entegre etmek için bir adım atmanın tam zamanı!